11 Ağustos 2012 Cumartesi

YAŞAMAK VE FIRSAT

“Yaşamak fırsattır, yararlanmayı bil,

Yaşamak mutluluktur, tatmayı bil,

Yaşamak bir rüyadır, gerçekleştirmeyi bil,

Yaşamak meydan okumaktır, ona karşı çıkmasını bil.” M. TERKUS

                Kadercilik, hücrelerimize kadar yerleşmiş, genetik yapımızı bozarak, teslimiyetçi insanlar topluluğuna döndük. Karıncalar kadar bile kendi yaşam kolonimize hizmet etmenin tadına varamamanın gerilimini yaşıyor insanlık.

                Bize sunulan bilimsel, teknolojik ve kültürel zenginliklerimizin farkında olmadan yaşayanları iyi gözleyip ve izlememiz gerekir. Sağlıklı olarak dünyaya gelen bireyler olarak; yaşadığımız yerin bize sunduğu yaşam zenginliklerinden yararlanma yerine kendimizi kahve köşelerine, evimize, birahane ve meyhanelere hapis etmemiz, yaşamın bize sunduğu tüm nimetlere ve güzelliklere sırtımızı dönmek demektir.

                Elbette herkesin mutluluk kaynağı farklı farklıdır. Çoban kuzularını, öğretmen örencilerinin başarılarıyla, anne ve baba çocuklarının mutlu geleceğini, esnaf kazancını, işçi ürettiği ürünle mutludur.

                Mutluluğun tadı; ne acıdır ne tatlı, ne ekşidir ne mayhoş, onun tadı insanı eder bir hoş. İnsanın bu dünyada bıraktığı sadece; “Hoş bir sadadır.” Hoş olmak insanın yaşama sevincini artırır. Yaşama sevinci artan insan üretken, yaratıcı ve cefakar vefakar olur.

                Çalışmanın erdemine inanmayan korkunç rüyalar görür. Yaşamak; yaşadığını fark etmek, aldığı her nefese sahip çıkmak her nefesin hakkını vermektir. Rüya olarak tanımlanan yaşamın içini gerçeklerler doldurmak, güzel insan olmanın ön koşuludur.  Fiziksel güzellikler anlık günlüktür. Harsta, hırsta, edep ve hayada güzellik özde ve sözde kendin bulur.

                Yaşamak; yaşamının önüne çıkan pıtıraklı, çaltı dikenli, dikenli tellerle örülmüş engelleri aşma cesaretini kendinde bulma becerisidir. Senin kendi yaşamın ve geleceğin için  bu engellerle savaşma gücünü yitirdiğinde yaşamınız kararır. Umutsuzluklar içinde, kıvrana kıvrana bir ömür tüketirsiniz.

                Meydan okumak, kitap okumaya benzemez. Meydan okumak yiğitlik, mertlik, dürüstlük ister. Havada, karada, denizde, her zaman her yerde kendine dürüst olmalısın ki yaşamın sana sunduğu fırsatları değerlendirebilmelisin.

                Geçtiğimiz haftayı; Usta çırak ilişkilerinin temelini kuran “AHİ EVREN VELİNİN ulu sözleriyle sonlayalım.

                HERKES KENDİ;

                “ELİNE, DİLİNE, BELİNE, AŞINA ,İŞİNE, EŞİNE” BAKSIN.

 

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home