6 Aralık 2007 Perşembe

ÇİLENTİ

 

         Orta yaş grubunun romantik aşk  şarkısıdır." Nisan yağmuru". Yazımın başlığına bunun için Nisan yağmuru adını özellikle   yazmadım. Duygusal yaklaşımlar, yaşamımızın belli döneminde bize yön veriyor. kararlarımızı etkiliyor.

          Yolların virajlarına girince, dağların yücesine tırmanınca, dibek taşının içine düşünce, güneşin , yağışların, tozun, dumanın anlamını öyle kavrıyor insan

         Çobanın tanımıyla çilenti;" ahmak ıslatan" yağmurudur. Bakıyorsunuz güneş tepemizde altın tepsi gibi. Bir başka an, her taraf toz duman, şakır şakır yağmur. At izini, it izinden ayırdığını görürsünüz. Kalın giyinseniz olmaz, ince giyinseniz üşürsünüz. Bir başkadır nisan yağmurları.

         Kentte, kasabada oturanlar için, karabasandır yağışlar. Yakınırlar bu bahar gününde olur mu eve kapanıp kalmak? Her yer ıslak ıslak. Kırsal alanlar için bolluk berekettir Nisan yağmurları.

         Doğanın kendi içinde ki işleyişine, insanlarımız kendilerini monte edebilseler, bu anlamlı isleyişin sırrına mazhar olabilseler, dünyada barış ve huzur   olur.

         Irmaklar kadar çağlayan, gök yüzü kadar gözyaşı döküp ağlayan, denizler kadar derin, dağlar kadar yüce, toprak kadar örtücü, engin zengin düşünüp kendimizi ve insanımızı anlayıp çözümleyebilsek, ülkemiz bir başka bir memleket olur.

         Sözü nereden nereye   akıtıyorum. Zaman zaman, kendi kendimin sapıttığımı düşünüyorum. Bir sözcükten yola çıkıp, evrene yelken açıyorum.

         Berkant sözün burasında; "   Sen ruhumun mehtabısın güneşisin,/ Bir şarkısın sen / Ömür sürecek bir şarkısın sen".Diyerek seslenir sevgilisine. "Nisan yağmuru" kadar  kısa süren aşklarının tadını unutamamanın   özlemiyle yanıp tutuşacaklardır, tüm sevenler ve sevilenler.

         İnsanın en güzel yanı da budur.

         Yüz yıllardır "Kerem gibi yayana", Ferhat gibi "dağlar delerek",   Yunusun çilesiyle, Mevlana'nın hoş görüsüsyle   geleceği kucaklamışlardır. "Sen yanmazsan ben yanmazsan, nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa" kaykırışlarıyla dolar bir ömür.

         Canımızın cıst ettiği yer burasıdır. Yumuşak karnımız. Yanan yüreğimiz, örselenen duygularımız, yok sayılan duygularımız, çilemiz   ve bir ömür. Dibek taşında dövülen keşkeğe dönen  ömrümüz. Birde bakmışız bir arpa boyu yol almışız gelecekten.

         Değer mi? Bir ömür, boş verilmiş bir yaşamı, boş yaşamaya diyorsanız; birimizin hepimize , hepimizin birimize ihtiyacı var yarınlarda diyerek, geleceği yeniden kurmaya hep birlikte.

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home